Kayıtlar

GIRNATA (İslâm)

Resim
Günümüz Granada’sında İslâm. İspanyol hâkimiyetine geçtikten sonra ismi Granada şekline dönüştürülen şehir günümüzde aynı adı taşıyan vilâyetin merkezidir. Şehirde tarım ürünleri ticareti canlıdır; sabun, kâğıt, kaba keten ve yünlü kumaş üretimi önem taşır. Nüfusu 1991 yılında 254.000 kişi idi. En uzun süre müslüman hâkimiyetinde kalmasından dolayı sahip bulunduğu birçok İslâmî âbide, Granada’yı İspanya’nın en çok turist çeken merkezlerinden biri haline getirmiştir. İslâmî döneme ait eserlerin başlıcaları Elhamra Sarayı, Generalife (Cennetü’l-arîf), daracık sokaklarıyla Albaicín (Beyyâzîn) semti, bir kısmı hâlâ ayakta kalan surlar, Bañuelo (hamam), Madrasa (Medrese), Alcaicería (Kayseriye), Maristan (hastahane), Alfondega (el-Funduk = han) gibi tarihî binalarla Arkeoloji Müzesi’nde muhafaza edilen tezyinat örneklerinden ve küçük buluntulardan oluşur. Bibramla (Bâbürremle), Aben Humeya (İbn Ümeyye), Abu İshaq (Ebû İshak), Aixa (Âişe), Albaida (Beydâ), Almanzora (Mansûr), Alamar (el-Ahm

GIRNATA (İlim ve Fikir Hayatı)

Resim
İlim ve Fikir Hayatı. Gırnata’da ilim ve fikir hayatının gelişmeye başlaması, şehirleşme süreciyle paralel olarak Zîrîler dönemine rastlar. Zira bu dönemde Gırnata’nın yıldızının parlamasıyla İlbîre eski önemini yitirdi ve bu şehirdeki ilmî faaliyetler çok geçmeden Gırnata’ya taşındı. Bununla beraber Gırnata’nın, mülûkü’t-tavâif dönemi Endülüs’ünün Kurtuba, İşbîliye, Tuleytula, Sarakusta, Dâniye, Belensiye gibi şehirleriyle mukayese edildiğinde ilim ve fikir hayatı açısından daha geride olduğu görülmektedir. Bunda, şehirdeki birikimin yetersizliği kadar Zîrîler’in bedevîlikten henüz tam anlamıyla sıyrılamamış, dolayısıyla da bu tür faaliyetleri gerektiği kadar himaye edememiş olmalarının önemli payı vardır. Bu dönemde büyük camiler birer medrese görevi de üstlendiler. Mâlikî mezhebi fikrî hayat ve halk üzerinde güçlü bir hâkimiyet kurmuştu. Meselâ fakih Ebû İshak el-İlbîrî’nin bir şiiri, 459’da (1066) halkın galeyana gelmesi ve devleti uzun süredir fiilen idare eden yahudilerin iktida

GIRNATA (Nüfus ve İçtimaî Hayat)

Resim
Nüfus ve İçtimaî Hayat. Gırnata’nın nüfusu konusunda ancak Nasrîler dönemiyle ilgili olarak bazı tahminî rakamlar vermek mümkündür. 1311’de Roma’da Papa V. Clement’i ziyaret eden Aragon heyeti şehirde 200.000 kişinin yaşadığını bildirmiştir. Ancak bu rakam oldukça abartılı görünmektedir; çünkü yapılan araştırmalar, XIV. yüzyılda Gırnata’nın 170 hektarlık bir alana yayıldığını ve yaklaşık 50.000 kişilik bir nüfusu barındırdığını göstermektedir. Nasrîler’in hâkimiyetindeki İslâm şehirleri hıristiyanlarca işgal edildikçe buralarda yaşayan halkın büyük çoğunluğu Gırnata’ya göç etmiş ve bu şekilde şehrin nüfusu muhtemelen 100.000’in üzerine çıkmıştır. Bu nüfusuyla XIV ve XV. yüzyıllarda İspanya’nın en kalabalık şehri olan Gırnata Avrupa’nın da en kalabalık birkaç şehrinden biriydi.    Gırnata’da yaşayan bazı aristokrat Arap aileleri, kabilelerine bağlılıklarını büyük bir gururla muhafaza ediyorlardı. Bunlar arasında Kaysî, Hazrecî, Kahtânî, Ensârî, Cüzâmî, Gassânî ve Ezdî nisbelerini kulla

GIRNATA (Kültür ve Medeniyet)

Resim
Kültür ve Medeniyet. İslâm kaynaklarından anlaşıldığına göre X. yüzyılın ikinci yarısında Gırnata denilince Sebîke tepesinde inşa edilen Elhamra Kalesi akla geliyordu. Kalenin dışında yine surlarla çevrili olması muhtemel bir de yahudi mahallesi vardı ve yahudi nüfusun kalabalıklığından dolayı şehre Gırnâtatülyehûd da deniliyordu. Elhamra Kalesi’nin yıkık halde bulunan surları 276’da (889) buraya yerleşen Araplar tarafından tamir edildi. Aynı yıl içinde müvelledûn ve müsta‘ribûna karşı verdikleri mücadele sırasında İlbîre, Ceyyân ve Reyyu Arapları’nın da Elhamra’da toplandıkları göz önünde bulundurulursa kalenin pek küçük olmadığı ortaya çıkar. Yine aynı dönemde kaleye birden fazla kapıdan girildiği anlaşılmaktadır.    Gırnata, 403 (1013) yılında Zîrîler’in buraya yerleşmesiyle birlikte gerçek anlamda bir Endülüs şehri görünümü kazanmaya başladı. Zâvî b. Zîrî tarafından merkez olarak seçilen Gırnata’nın nüfusu İlbîre’den gelen göçlerle kalabalıklaştı ve etrafı yeni iskân alanlarını da

GIRNATA (Tarih)

Resim
   Sierra Nevada dağının kuzeybatı eteklerinde, Genil (Şenîl) ırmağının sağ ve bu ırmağa şehrin içinde kavuşan Darro çayının her iki yakası boyunca uzanmakta olup deniz seviyesinden 689 m. yükseklikte kurulmuştur. Günümüzde Granada olan şehrin ismi müslümanlar tarafından Gırnâta, Garnâta ve bazan da Agarnâta biçiminde telaffuz edilmiş ve yazılı kaynaklara da bu şekilde geçmiştir. Kelimenin menşei üzerine ileri sürülen görüşler birbirinden farklıdır. Bölgede çokça yetişen granadodan (nar) geldiği veya bölgeye İslâm fethi sonrasında yerleşen Berberi Kernâta kabilesiyle ilgili olduğu iddia edilmiştir. Diğer bir görüşe göre ise Gırnata, I. yüzyılda veya daha önce İspanya’ya göç eden yahudiler tarafından kurulmuş ve buraya “göçmenler yurdu” anlamında Gar-anat ismi verilmiştir. Tarih . Gırnata’nın üzerinde bulunduğu toprakların tesbit edilebilen ilk sakinleri, Turdulos adıyla bilinen nisbeten medenîleşmiş bir İber kabilesidir. Romalılar döneminde şehir, merkezi Iliberis olan Municipium Flore

Son Başşehir Gırnata'da Endülüs Medeniyetinden Kalan Eserler VI (Bâbü’r-Remle Meydanı ve el-Kayseriyye Çarşısı)

Resim
el-Kayseriyye (Alcaiceria) Çarşısı                Bugün olduğu gibi İslâmî dönemde de Gırnata’nın en büyük meydanıydı. Her çeşit merasim ve kutlama genellikle burada gerçekleştirilirdi. Meydana çıkan birçok caddenin bugünkü adı Endülüs dönemlerinden kalmadır. Şâriu’s-Sakkâtîn (Calle del Zacatin), Şâriu Ebû Abdullâh (Calle de Boabdil) ve Şâriu’l-Fünduk (Calle de Alhóndiga) gibi.           Meydanın batı tarafından karşısında yer alan ve medreseye bitişik gibi duran el-Kayseriyye (Alcaiceria), şehrin en seçkin çarşılarından birisidir. İktisadî faaliyetlerin de merkezini teşkil eden şehirde yan yana bir dizi mağaza ve çarşı bulunuyordu. Bunların en meşhuru, tekstil türlerinin, özellikle ipekli dokumaların ve lüks eşyanın pazarlandığı on kapılı bu çarşıydı. XIX. Yüzyıla kadar sağlam kalan bu yapı, 1843 yılında meydana gelen bir yangından büyük zarar görmüş ve ertesi yıl tamir edilmişse de yapılan değişiklikler sebebiyle küçülerek eski ihtişâmını kaybetmiştir. Bugün hizmete devam etmektedir.

Son Başşehir Gırnata'da Endülüs Medeniyetinden Kalan Eserler V ( Hayyü’l-Beyyâzîn )

Resim
               İslâmî döneme ait ayırt edici niteliklerini genel olarak muhâfaza ederek bugüne gelebilmiş nâdir mahallelerden (hayy) birisidir. Kelime anlamı “doğancılar”dır (البيازين ) ve Gırnata’dan başka diğer bazı Endülüs şehirlerinde de bu adla anılan mahalleler vardır. Gırnata’nın kuzeydoğusunda, el-Hamrâ Saray Külliyesi’nin yanındaki tepenin üzerinde kurulmuştur. Külliye ile aralarında Hadderu (El Darro) nehri bulunmaktadır. Nasrîler döneminde sarayda görev yapan ya da çalışanlardan çoğunun bu mahallede oturduğu hatta saraydan evlerine, saray ile mahalle arasına yapılmış olan teleferik benzeri bir düzenekle gidip geldikleri rivâyet edilmektedir. Burası Gırnata Emîrliği döneminde şehrin en büyük birkaç mahallesinden birisiydi. Şehrin Hıristiyan eline düşüşünden önce emîrlere veya vâlilere karşı, düşüşünden sonraki bir asırdan fazla süreçte ise Hıristiyan yönetime karşı gerçekleştirilen ayaklanmaların bir kısmı daha çok bu semtte olmuş veya başlamıştır. Endülüslülerin İspanya yöne